Yapay Zekâ, Otomasyon ve İşin Geleceğini Keşfetmek: Daron Acemoğlu Bakış Açısından
Günümüzün hızla gelişen teknoloji ortamında, yapay zekâ (YZ) ve otomasyonun yükselişi büyük önem taşıyan bir konu haline geldi. Bu dönüştürücü çağda ilerlerken, bu gelişmelerin faydalarının toplumun tüm üyeleri tarafından paylaşılmasını nasıl sağlayabileceğimizi düşünmek çok önemlidir. Artan üretkenlik potansiyeline ilişkin bir iyimserlik söz konusu olsa da, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden saygın ekonomist Daron Acemoğlu’nun da vurguladığı gibi toplumun bu gelişmelere yaklaşımında ihtiyatlı davranması zorunludur. Bu blog yazısında, Acemoğlu tarafından ortaya atılan argümanları inceleyecek, teknolojinin çalışanlar üzerindeki etkisinin tarihsel örneklerini inceleyecek ve YZ çağında kapsayıcı refahı garanti altına almak için potansiyel çareleri düşüneceğiz.
YZ’nin etkisini çevreleyen hakim şüphecilik, büyük ilgi ve endişe uyandıran bir konudur. Ben de dahil olmak üzere birçok kişi, YZ’nin toplumun çeşitli yönleri üzerindeki potansiyel sonuçlarına ilişkin geçerli sorular ve çekinceler ortaya koymuştur. Başlıca endişelerden biri de sınırsız tekno-iyimserliği benimseme konusudur. Acemoğlu’na göre, tarih boyunca önemli yeniliklerin, ağırlıklı olarak ayrıcalıklı azınlığın lehine olurken, çoğunluğun refahının kötüleşmesine yol açtığı açıktır. Acemoğlu, çağdaş YZ ortamında güç konsolidasyonu, artan işçi denetimi ve azalan demokratik kurumların göstergelerinin altını çiziyor. Bireylerin çoğunluğunun ücretlerinde bir düşüşle karşılaşabileceği yaklaşan bir senaryo hakkındaki endişelerini dile getirmekte ve bu sorunu ele almak için çalışanların, politika yapıcıların, araştırmacıların ve teknoloji patronlarının kolektif çabalarına duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır.
Acemoğlu’nun teknolojinin çalışanlar üzerindeki etkilerine ilişkin kaygıları gerçekten de yerindedir. Ortaçağ döneminde ve Sanayi Devrimi’nin ilk aşamalarında, teknolojideki ilerleme ağırlıklı olarak ayrıcalıklı sınıfların lehine olmuş, köylülerin ve işçilerin yaşamlarında sınırlı iyileşmelerle sonuçlanmıştır. Ücretleri durgun kalmış ve elverişsiz çalışma koşullarına katlanmışlardır. Bununla birlikte, Sanayi Devrimi’nin sonraki aşaması ve savaşı takip eden ekonomik büyüme dönemi gibi teknolojik ilerlemelerin yaygın refahı teşvik ettiği ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırdığı bazı olayları gözlemleyebiliriz. Bu gözlem, tarihsel teknolojik ilerlemenin işgücündeki bireylerin geçim kaynakları ve ekonomik refahları üzerindeki heterojen etkilerinin altını çizmektedir. Ortaçağ dönemi, Sanayi Devrimi’nin ilk aşamaları, sanayileşmenin sonraki aşaması ve savaş sonrası dönem gibi tarihsel bağlamların dikkatli bir şekilde incelenmesi yoluyla, teknolojinin tarih boyunca istihdam dinamikleri, ücret yapıları ve daha geniş toplumsal sonuçlar üzerindeki derin etkisi hakkında çok değerli bilgiler edinebiliriz. Bu tarihsel örnekler, YZ ve otomasyonun çalışanlar üzerindeki potansiyel sonuçlarını ve mevcut teknolojik ortamda kapsayıcı ekonomik büyümeyi garanti altına alırken karşılaşabileceğimiz engelleri anlamak için değerli bir çerçeve sunmaktadır.
Acemoğlu, özellikle beyaz yakalı mesleklerde otomasyon nedeniyle çalışanların becerilerinin potansiyel olarak değersizleşmesi ve buna bağlı olarak gelirlerinin azalmasına ilişkin endişelerini dile getirmektedir. Araştırmalarına göre, YZ uzmanlarını işe alımlarını artıran şirketlerin aynı zamanda genel işgücünü azaltma eğiliminde olduğunu gösteren kanıtlar vardır, bu da insan çalışanların potansiyel olarak yer değiştirmesi anlamına gelmektedir. Acemoğlu, analizinde, zayıf işçi sendikalarının varlığı ve yanlış bilgilerin yayılması da dahil olmak üzere YZ teknolojilerinin adil bir şekilde kullanılmasını engelleyen engellere dikkat çekiyor. Bununla birlikte, analizlerine göre YZ’nin yaygın olarak benimsenmesinin tamamen işsizliğe yol açması beklenmemektedir. Acemoğlu, otomasyonun geleneksel olarak insanlar tarafından gerçekleştirilen bazı görevlerin yerini alabileceğini, ancak bu süreçte yeni görevler de yarattığını kabul etmektedir. Uygun görülen ve yeni sorumluluklar arasındaki hassas denge, çalışanların daha kazançlı ve gelişmiş istihdam fırsatlarına geçişinin fizibilitesinin belirlenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. İstihdam üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri ele almak için çalışanları yalnızca yerlerinden etmek yerine onları güçlendiren ve verimliliklerini artıran YZ teknolojilerinin geliştirilmesini önermektedir.
İstihdam üzerindeki potansiyel etkilerini tam olarak kavrayabilmek için YZ ve otomasyonun geleceğini düşünürken kapsamlı bir bakış açısı benimsemek çok önemlidir. İşçi savunucusu örgütlerin geliştirilmesi, sağlam düzenleyici çerçevelerin oluşturulması ve insan çalışanların refahına öncelik veren teknolojik uyarlamaların teşvik edilmesi gibi proaktif önlemlerin uygulanması yoluyla, teknolojinin çalışanların iyileştirilmesi ve ortak refaha ulaşılması için bir katalizör görevi gördüğü bir gelecek arzulayabiliriz. Otomasyon, insan çalışanlardan görevleri devralma ve aynı zamanda yeni görevler ortaya çıkarma kapasitesine sahiptir. Meselenin özü, devralınan ve yeni görevler arasında bir denge kurulmasında yatmaktadır. Denge sağlandığında, çalışanlar yeni ve daha kazançlı mesleklere geçiş yapma fırsatına sahip olurlar. Ancak, görevlerin kendilerinden alınma hızının yeni görevlerin yaratılma hızını aşması durumunda, yerinden edilen çalışanlar alternatif istihdam olanakları bulma konusunda önemli zorluklarla karşılaşmaktadır.
Ekonomik kalkınmanın dinamiklerini analiz ederken, kurumlar ve teknoloji arasındaki etkileşimi göz önünde bulundurmak çok önemlidir. Otomasyon süreci tipik olarak, daha önce bireyler tarafından yerine getirilen monoton ve öngörülebilir görevlerin makineleşmesini gerektirir. Görevler otomatikleştikçe, çalışanların bu belirli becerileri kullanma gerekliliği azalır ve potansiyel olarak işgücü piyasasında söz konusu becerilerin değersizleşmesine neden olur. Acemoğlu’nun benimsediği ilkeler doğrultusunda, anladığım kadarıyla teknoloji ilerledikçe, yüksek talep gören beceriler ile modası geçen ya da daha az önemli hale gelen beceriler arasında giderek artan bir eşitsizlik ortaya çıkmaktadır. İşgücü piyasasında geçerliliğini yitiren becerilere sahip olan çalışanlar, iş bulmakta güçlük çekebilir veya iş fırsatlarında azalma yaşayabilir. Çalışanların sahip olduğu beceri setleri ile otomatik sistemler tarafından talep edilen beceri setleri arasındaki uyumsuzluk, yeteneklerinin değer kaybetmesine yol açabilir.
Otomasyonun ortaya çıkışı, firmalar için işgücü giderlerini azaltma vaadini taşıyor. Tarihsel olarak insanlar tarafından gerçekleştirilen görevler otomatikleştirildiğinde, şirketlerin işgücünü azaltması veya yüksek ücretli çalışanları otomatik sistemleri denetleyebilecek daha az vasıflı çalışanlarla ikame etmesi mümkündür. Bu olgu, potansiyel olarak çalışanların ücretleri üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir ve böylece beceri setlerinin değer kaybını şiddetlendirebilir. Otomasyonun, belirli becerilerin değerini potansiyel olarak azaltmasına rağmen çalışanların sürekli değişen işgücü piyasasında aranan yeni becerileri geliştirmeleri ve kullanmaları için fırsatlar yaratabileceğini kabul etmek çok önemlidir. Çalışanların rekabet güçlerini koruyabilmeleri ve otomatikleşmiş bir toplumda becerilerinin geçerliliğini sürdürebilmeleri için teknolojik gelişmelere uyum sağlamaları ve aktif bir şekilde yeni yeterlilikler edinmeleri zorunludur.
Yeni teknolojilerin sonuçlarını tespit etmek için çok sayıda faktörü göz önünde bulundurmalıyız. Bunlar arasında teknolojinin kendine has özellikleri, teknolojinin tanıtıldığı kurumsal ve ekonomik bağlam ve ilgili çeşitli aktörler arasındaki etkileşimler yer almaktadır. Bu unsurları analiz ederek daha derin bir anlayış kazanabiliriz. Teknolojinin etkisi, kendi doğasından büyük ölçüde etkilenmektedir. Eğer bir teknolojik ilerleme, ortadan kaldırdıklarını dengelemek için yeterli sayıda yeni görev üretirse, o zaman çalışanlar bunun meyvelerini toplayabilir. Dahası, en önemli belirleyici unsur, çalışanlar ve işletme sahipleri arasındaki mevcut güç dağılımında yatmaktadır. İşçilerin teknolojik ilerlemelerle elde edilen ekonomik kazanımlardan kendilerine düşen adil pay için müzakere etme kapasitesi, bir bütün olarak toplum için olumlu sonuçların garanti altına alınmasında büyük önem taşımaktadır.
Acemoğlu, demokratik kurumların teknolojinin etkilerini şekillendirmede oynadığı hayati role büyük önem vermektedir. Tarih boyunca, seçim reformlarının ve örgütlü emeğin varlığının, çalışanların pazarlık gücünü ve genel sonuçlarını artırma üzerindeki önemli etkisine tanık olduk. YZ ve otomasyonun toplumdaki tüm bireylerin çıkarlarına hizmet ettiği bir gelecek oluşturmak için çalışanların, politika yapıcıların ve araştırmacıların aktif katılımda bulunmaları gerektiğini unutmamız gerekir. Bu durum, demokratik kurumların ve bireylerin teknolojinin, özellikle de YZ ve otomasyonun çalışanların refahı ve daha geniş toplumsal sonuçlar üzerindeki sonuçlarını şekillendirmeye aktif katılımının önemini vurgulamaktadır.
Bir toplumun ekonomik dinamiklerini analiz ederken, kurumlar arasındaki etkileşimi göz önünde bulundurmak çok önemlidir. Acemoğlu, seçim reformlarının güç eşitsizliklerini ele almadaki ve çalışanların çıkarlarının temsil edilmesini garanti altına almadaki öneminin altını çizmektedir. İşçiler, eşitlikçi ve kapsayıcı seçim mekanizmalarını savunarak, haklarını koruyan, çalışma koşullarını iyileştiren ve teknolojik ilerlemelerin getirdiği kazanımların adil bir şekilde dağıtılmasını garanti altına alan politikaların şekillendirilmesinde daha fazla etkiye sahip olabilirler. Örgütlü emeğin katılımı, tarihsel olarak çalışanların pazarlık gücünü ve sonuçlarını artırmada son derece önemli olmuştur. İşçi sendikaları, çalışanların haklarını savunmada, adil ücret ve sosyal hakları güvence altına almak için müzakerelerde bulunmada ve işverenler ve politika yapıcılarla anlamlı diyaloglara girmek için birleşik bir varlık olarak hizmet etmede çok önemli bir rol oynamaktadır. İşçi savunuculuk örgütlerinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, çalışanların yeterince temsil edilmesini ve YZ ve otomasyonun istihdam koşulları üzerindeki etkilerini şekillendirmede söz sahibi olmalarını sağlamada önemli bir rol oynayabilir.
Politika yapıcıların, araştırmacıların ve çalışanların aktif katılımı, teknolojik yönetişim ve düzenlemelerin manzarasını şekillendirmede son derece önemlidir. Açık ve kapsayıcı bir söylemin teşvik edilmesinin yanı sıra çeşitli aktörler arasında işbirliğinin geliştirilmesi, YZ ve otomasyon teknolojilerinin uygulanması ve ilerletilmesine ilişkin seçimlerin çalışanların refahı, mahremiyet hususları ve daha geniş toplumsal sonuçlar dikkate alınarak yapılmasını garanti altına almak için çok önemlidir. Teknolojik gelişmelerden kaynaklanan olumsuz sonuçlardan korunmak için çalışanların söz konusu teknolojilerin tasarlanması ve uygulanmasına ilişkin tartışmalara dahil edilmesi büyük önem taşımaktadır. Aktif katılımı teşvik etmeyi amaçlayan çabalar, teknolojiye adil ve eşit erişim, dijital beceriler konusunda kapsamlı eğitim ve internet bağlantısının yaygınlaştırılması yoluyla bu uçurumu daraltma görevine öncelik vermelidir. Demokratik ve kapsayıcı bir toplum için sosyoekonomik koşullarına bakılmaksızın tüm bireylerin teknolojik ilerlemeye katılma ve bunun meyvelerini toplama şansına sahip olmalarını garanti altına almak büyük önem taşımaktadır.
İnsanları güçlendirmek amacıyla YZ araçlarının geliştirilmesi çok önemli bir çabadır. YZ’nin insan becerilerini geliştirme ve hayatımızın çeşitli yönlerini iyileştirme potansiyeli muazzamdır. YZ’nin gücünden yararlanarak, bireylerin daha fazla üretkenlik elde etmelerini, bilinçli kararlar almalarını Acemoğlu, yalnızca insan emeğinin ikame edilmesine odaklanmak yerine, çalışanları güçlendiren ve üretkenliklerini artıran YZ araçlarının geliştirilmesini savunuyor. YZ’nin gücünü, insan becerilerinin yerine geçmek yerine onları geliştirecek tamamlayıcı bir araç olarak kullanarak, teknolojik ilerlemelerin adil bir şekilde dağıtılmasını garanti altına alabiliriz.
Otomasyonun yükselişiyle birlikte becerilerinin değersizleşmesine karşı koymak için çalışanlar bir dizi stratejik önlem alabilir. Belirli bir toplumun sosyoekonomik dinamiklerini analiz ederken, sürekli öğrenme arayışı arasındaki etkileşimi göz önünde bulundurmak son derece önemlidir, çünkü bireylerin sürekli gelişen dünyada çok aranan yeni beceriler ve bilgiler edinmek için yaşam boyu sürecek bir yolculuğu benimsemelerine olanak tanır. Bu değerli yetkinliklerin edinilmesini sağlayan fırsatları aktif olarak araştırmak çok önemlidir. Bu, örgün eğitim, çevrimiçi kurslar, atölye çalışmaları veya iş başında eğitim programları dahil olmak üzere bir dizi öğrenme fırsatını kapsayabilir. Gelişmekte olan teknolojiler ve sektör trendleri hakkında bilgi sahibi olmak, çalışanların sürekli gelişen profesyonel ortamda uygunluklarını ve uyum sağlayabilme becerilerini sürdürmeleri için çok önemlidir.
Beceri çeşitlendirmesi, kişinin beceri setlerini sürekli gelişen teknoloji ortamını tamamlayan veya bu ortamla uyumlu alanlara genişletmeyi içerdiğinden, dikkate alınması gereken ihtiyatlı bir stratejidir. Çeşitli sektörlerde veya pozisyonlarda etkin bir şekilde kullanılabilecek aktarılabilir becerileri ayırt etmek için bu tür becerilerin temelini oluşturan temel nitelikleri incelemeliyiz. Belirli bir düzeyde çok yönlülüğe sahip olan bu beceriler, çok çeşitli bağlamlarda kullanılabilir ve böylece bireylerin farklı profesyonel ortamlarda gezinmesine olanak tanır. Bireyler bu aktarılabilir becerileri belirleyip geliştirerek uyum becerilerini artırabilir ve sürekli gelişen iş piyasasında başarı şanslarını yükseltebilirler. Bu, istihdam edilebilirliği artırma ve otomasyona daha az duyarlı olan yeni iş olanaklarını ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir.
Çağdaş işyerine giderek daha fazla nüfuz eden bir dizi dijital araç ve teknolojide yüksek düzeyde yeterlilik geliştirerek dijital okuryazarlık zorunluluğunu benimsek de önemlidir. Bunlar temel bilgisayar becerilerini, verileri analiz etme becerisini, programlama uzmanlığını ve ilgili yazılım ve platformları kullanma yeterliliğini kapsar. Teknolojik gelişmeleri benimsemek, üretkenlik seviyelerini önemli ölçüde artırabilir ve otomatikleştirilmiş ortamlarda çalışanların değerini yükseltebilir. Verilen metin analiz edildiğinde, kullanıcının metninin Kişisel Markalaşma olarak yeniden yazılmasını talep ettiği açıkça görülmektedir: Farklı becerileri, yetenekleri ve deneyimleri vurgulayan güçlü bir kişisel marka geliştirme. Yetkin bir dijital ayak izi oluşturmak için kişinin uzmanlığını ve kayda değer başarılarını sergileyebileceği LinkedIn gibi çevrimiçi platformların gücünden yararlanması gerekir. Meslektaşlar ve alandaki uzmanlarla işbirliğine dayalı etkileşimlere girmek, potansiyel olarak yeni beklentilerin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir ve kariyer değişimlerinde manevra yapma sürecini kolaylaştırabilir. Adaptasyon ve esneklik becerilerini geliştirmek için bu nitelikleri geliştirmek çok önemlidir. Değişimi gönülden kucaklamak ve yeni roller veya sektörler keşfetmek söz konusu olduğunda eleştirel, açık bir zihniyete sahip olmak zorunludur. Otomasyonun iş piyasasında yol açtığı değişimleri etkin bir şekilde yönetebilmek için çalışanların değişen koşullara uyum sağlaması ve yeni beceriler edinmeye istekli olması gerekir. Bu proaktif yaklaşım, bireylerin bir adım önde olmalarını ve rekabet güçlerini korumalarını sağlar.
Acil bir sorun olan ortak refahın ele alınabilmesi için eşitsizliğin altında yatan nedenlerle etkin bir şekilde mücadele edebilecek ve kapsayıcı büyümeyi teşvik edebilecek bir dizi çözümün değerlendirilmesi zorunludur. Potansiyel çözüm yollarından biri, istihdamın kalitesini artırmaya odaklanmaktır. Acemoğlu, meslektaşlarıyla birlikte YZ ve otomasyonun ortaya çıkışıyla birlikte eşitlikçi refahı garanti altına almayı amaçlayan çok sayıda çözüm önermektedir. Bu politika önerileri yazılımlardan vergi alınmasını, işçi savunucusu örgütlerin kurulmasının teşvik edilmesini, büyük teknoloji şirketlerinin dağıtılmasını, çalışanları tamamlayan teknolojiler için federal sübvansiyonlar sağlanmasını ve yanlış bilgilendirme sorununu ele almak için bazı kanun maddelerinin iptal edilmesini kapsamaktadır. Ekonomik kalkınmanın dinamiklerini analiz ederken, kurumlar ve teknoloji arasındaki etkileşimi göz önünde bulundurmak çok önemlidir. Otomasyonun yarattığı zorlukları etkili bir şekilde aşabilmek için kapsamlı sosyal güvenlik ağlarının oluşturulması ve yeniden eğitim girişimlerinin uygulanması zorunludur. Bu tedbirler, teknolojik gelişmelerden olumsuz etkilenen çalışanların desteklenmesinde çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu kapsamda gelir yardımı, işe yerleştirme yardımı ve çalışanların otomasyona karşı daha az hassas sektörlere veya pozisyonlara geçişini kolaylaştırmak için özel yeniden eğitim programları sunulmalıdır. İşçilerin güçlendirilmesi, paylaşılan refahın teşvik edilmesinin temel bir bileşenidir. Bu, işçi haklarının ve güvencelerinin geliştirilmesini, toplu pazarlığın ilerletilmesini ve karar alma mekanizmalarında işçi temsilinin kolaylaştırılmasını gerektirir. İşçilere temsil yetkisi verilerek, teknolojik ilerlemenin gidişatını ve içinde bulundukları koşulları etkileme kapasitesine sahip olmaları sağlanır.
Acemoğlu, yaygın refahın garanti altına alınmasında sorumlu iş uygulamalarının öneminin altını çizmektedir. Bu, YZ’nin etik bir şekilde kullanılmasının savunulmasını, teknolojiyle ilgili karar alma süreçlerinde şeffaflığın teşvik edilmesini ve çalışanların refahına ve iş güvenliğine öncelik veren sorumlu otomasyon uygulamalarının hayata geçirilmesini kapsamaktadır. Kapsayıcı ekonomik büyüme ve paylaşılan refahın garanti altına alınmasında politikalar ve düzenlemeler büyük önem taşımaktadır. Acemoğlu, YZ ve otomasyonun istihdam üzerindeki etkilerini proaktif olarak değerlendiren ileriye dönük politikaların benimsenmesinin gerekliliğini ortaya koyarken, işçi haklarının korunmasına, zenginliğin adil ve eşit dağılımının sağlanmasına ve toplumun yararına hizmet eden inovasyonun geliştirilmesine öncelik vermektedir. Bu çözümleri uygulayarak toplumlar, teknolojinin avantajlarının adil bir şekilde paylaştırıldığı ve bireylerin gelişen istihdam ortamında gelişmek için gerekli yardım ve yollarla donatıldığı YZ’nin hakim olduğu bir çağda kolektif refaha ulaşmak için çaba gösterebilirler.
Sonuç olarak, mevcut ekonomik sistemin çeşitli eşitsizlikler ve verimsizliklerle boğuştuğu açıktır. YZ ve otomasyon alanına girerken, Nobel’in güçlü adaylarından Acemoğlu gibi ekonomistler tarafından ortaya konan uyarılara kulak vermek zorunlu hale geliyor. Eşitlikçi refah ile karakterize edilen bir gelecek inşa etmek için bilinçli karar alma süreçlerine dahil olmak, kurumsal değişiklikler yapmak, etkin düzenlemeler uygulamak ve çeşitli paydaşların aktif katılımını teşvik etmek zorunludur. Mantıklı ve iyi analiz edilmiş bir yaklaşımın benimsenmesiyle, üretkenliği desteklemek, yaşam standartlarını yükseltmek ve genel olarak insanlık için daha hayırlı bir yörünge oluşturmak için YZ’nin muazzam potansiyelinden etkili bir şekilde yararlanabiliriz. Aksi durumunda bizi parlak bir gelecek beklemiyor.
Kaynaklar
Acemoglu, D., & Restrepo, P. (2018). Artificial intelligence, automation, and work. In The economics of artificial intelligence: An agenda (pp. 197-236). University of Chicago Press.
Acemoglu , D., Lelarge, C. & Restrepo, P. (2020). Competing with robots: Firm-level evidence from France. AEA Papers and Proceedings, 110, 383-388.
Acemoglu, D., & Restrepo, P. (2020). Robots and jobs: Evidence from US labor markets. Journal of Political Economy, 128(6), 2188-2244.
Acemoglu, D., Anderson, G. W., Beede, D. N., Buffington, C., Childress, E. E., Dinlersoz, E., … & Zolas, N. (2022). Automation and the workforce: A firm-level view from the 2019 Annual Business Survey (No. w30659). National Bureau of Economic Research.
Acemoglu, D., & Restrepo, P. (2022). Tasks, automation, and the rise in us wage inequality. Econometrica, 90(5), 1973-2016.
Acemoglu, D., Koster, H. R., & Ozgen, C. (2023). Robots and workers: Evidence from the Netherlands (No. w31009). National Bureau of Economic Research.
Acemoglu, D., & Restrepo, P. (2023). Automation and Rent Dissipation: Implications for Inequality, Productivity, and Welfare.
Buralarda Paylaş
Yorum gönder