Toplumumuzdaki Bilimsel Okuryazarlık Eksikliğinin Tehlikeleri ve Önemi
Bugün, son zamanlarda kafamı oldukça meşgul eden bir konudan bahsetmek istiyorum: toplumumuzdaki endişe verici bilimsel okuryazarlık eksikliği ve bunun yarattığı çok gerçek tehlikeler. Kariyerini durmaksızın bilgi ve gerçeğin peşinde koşmaya adamış biri olarak, bu kadar çok insanın bilimsel süreç hakkında çok az anlayışa veya takdire sahip olması beni derinden endişelendiriyor. Teknolojik ilerlemelerle şekillenen ve giderek karmaşıklaşan bir dünyada, bu yaygın bilimsel cehalet eğiliminin rasyonel karar alma sürecini baltalayacağından ve bizi en acil sorunlarımızla mücadele etmekten alıkoyacağından korkuyorum. Önümüzdeki haftalarda, bilimsel cehaletin hem nedenlerini hem de sonuçlarını çeşitli açılardan inceleyen bir dizi yazı aracılığıyla bu önemli konuya biraz ışık tutmayı hedefliyorum. Ancak şimdilik, tartışmamıza bilim konusunda cahil olmanın bizi nasıl savunmasız bırakabileceğine ve aynı zamanda toplumsal ilerlemeyi nasıl engelleyebileceğine daha yakından bakarak başlayalım. Daha gerçeklere dayalı bir kolektif anlayışa doğru çıktığımız bu yolculukta bana katılacağınızı umuyorum. Gerçeğin peşinde koşmak hiç bu kadar önemli olmamıştı.
Günümüz dünyasında bilimsel ve teknolojik ilerlemenin hızı gerçekten dikkat çekicidir. Dünyamız her gün yeni keşifler ve yeniliklerle şekillenirken yine de sayısız birey için bilimin iç işleyişi bir muamma olmaya devam ediyor. Biyoloji, fizik, kimya ve daha fazlası gibi çeşitli alanlarda sağlam bir kavrayışa sahip olmak, pasif bir şekilde bilgi tüketmek yerine toplumla aktif bir şekilde etkileşim kurmak için çok önemlidir.
Türkiye’de aşı olmama oranındaki artışın halk sağlığına yönelik tehditleri, bilimsel kanıtlara dayanmayan iddiaların yayılmasıyla doğrudan ilişkilidir. Bunun ortaya çıkmasına ne sebep oldu? Halkın büyük bir kısmının biyolojik ve tıbbi alanlarda yeterince eğitim almamış olması. Aşıların faydaları ve nasıl işledikleri onlar için çoğunlukla bilinmiyordu. Dolayısıyla, sosyal medyada yayılan yanlış bilgi ve suçlamalara meydan okuyacak bilimsel anlayıştan yoksundular. Hatta geçenlerde bir öğretmen arkadaşımla bunu tartışırken kendimi bulduğumda konunun ne kadar trajedik olduğunu kavradım.
Bilimsel cehaletin gerçek dünyadaki etkilerini göstermesi açısından bu olay önemlidir. Toplumun büyük bir bölümünü ikna etmek istiyorsak, ideolojik ya da duygusal argümanlara değil, verilere dayalı bilimsel konularda eğitilmeleri gerekmektedir. Bu gerçekleşmezse, halk sağlığına yönelik tehlikeler ortaya çıkabilir. Bunun gibi, bilimsel okuryazarlığı artırmaya yönelik politikalara ve eğitim girişimlerine öncelik vermemiz gerekiyor. Gelecekte bu tür krizlerden kaçınabilmemiz için halkın (öğretmen örneğini unutmadan geniş spektrumdaki bir halkın) bilimsel konularda eğitilmesi gerekmektedir.
Bilimsel ilkeler ve metodolojiler hakkında sağlam bir anlayışa sahip olmadan, ortaya atılan iddialar hakkında eleştirel düşünme kapasitemiz çok sınırlıdır. Belki şuanda yazdığım şeyleri çoğu kişinin anlamayacağı gibi. Bunun yanı sıra dünyanın işleyişini anlamak için başkalarının bakış açılarına güvenmemiz kaçınılmazdır. Eğer entelektüel sermayemizde eksiklik varsa yanlış bilgi ve sahte bilime karşı savunmasız kalabiliriz. Bilimsel kavramları anlamak, doğruyu yanlıştan ayırmak için çok önemlidir. Bir argümandaki kusurları nasıl tespit edeceğimize dair sınırlı anlayışımız nedeniyle yanlış veya eksik bilgileri bilmeden kabul etmemiz Türkiye’de oldukça yaygındır.
Bilim alanındaki yetersiz kavrayış, kamu politikalarında alınan kararları da baltalama potansiyeline sahiptir. Bireylerin sağlık, çevre, teknoloji ve diğer alanlarla ilgili konuları dikkatlice düşünmeleri burada çok önemlidir. Bunu yapmamak, bilimsel fikir birliği veya kanıtları göz ardı eden yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasına neden olabilir. Politika yapıcılar uzmanlıktan yoksun olduğunda ki nedense genelde öyledirler, aldıkları kararlar toplumsal ilerlemeyi engelleyen istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Buna ek olarak, genel kamuoyu bilimsel bilgiden yoksun olduğunda, politikacılar ve çıkar grupları için bilgiyi manipüle etmek ve kendi gündemlerini desteklemek daha kolay hale gelir. Kamuoyunun aldatıcı ifadeleri sorgulayacak bilimsel bilgiye sahip olmadığından emin olarak duygusal, mantıksız itirazlarda bulunma özgürlüğüne sahip olurlar. Bu durum dürüst, kanıta dayalı tartışmaların ve konuşmaların bütünlüğüne zarar vermektedir.
Yerleşik bilime dair farkındalığı ve güveni olmayan bir topluma sahip olmak, uzun vadede karmaşık modern meselelerin ele alınmasında önemli zorluklara yol açacaktır. Önemli meseleler hakkında bilinçli ve mantıklı konuşmaları kolaylaştırmak için halk arasında bilimin daha iyi anlaşılmasını teşvik etmek çok önemlidir. Önemli kararları, hakikate veya toplumun refahına öncelik vermeyen bireylerin ellerine bırakmak ideal bir seçim değildir. Etrafımızdaki dünyayı anlamak, güç kazanmamızı ve bilimsel bilgi eksikliği nedeniyle güçsüzleşmekten kaçınmamızı sağladığı için çok önemlidir.
Bilimsel ve teknolojik ilerlemenin giderek daha fazla şekillendirdiği bir toplumda, bu başarıları eleştirel bir şekilde analiz etme ve anlama kapasitesine sahip olmak sadece avantajlı değil, aynı zamanda zorunludur. Bilimsel kavramlar hakkında kapsamlı bilgi sahibi olan aydınlanmış bir toplum, rasyonel seçimler yapma, yanlış bilgilerle mücadele etme ve yetkili konumdaki kişilerin sorumlu tutulmasını sağlama konusunda daha beceriklidir. Dolayısıyla, bilimin geniş kitlelerce tanınmasını ve anlaşılmasını teşvik etmek yalnızca eğitimsel bir çaba değildir; bireyleri güçlendirmeye ve daha bilgili, mantıklı ve ileri görüşlü bir toplumu garanti altına almaya yönelik çok önemli bir tedbirdir. Bizlere düşen görev ise karmaşık küresel zorlukların ortasında, bilimsel okuryazarlığın önemi ortaya koymak ve her platformda tüm bireyler arasında bilimsel kavrayışı savunan ve önceliklendiren eğitim sistemleri, medya ve kamu politikalarının gerekliliğini vurgulamaktır.
Başta belirttiğim üzere bu konuda ilerleyen zamanlarda daha kapsamlı içeriklerin olacağı bir yazı dizisi adına takip etmeyi unutmayın.
Buralarda Paylaş
Yorum gönder