Sosyal Bilimlerde Zorlu Yollarda Giderken Kutlama Kültürünü Keşfedebilmek
Sosyal bilimler araştırması, büyük bir sabır, azim ve dayanıklılık gerektiren, zorlu bir süreçtir. En basit veri toplama yöntemlerinden başlayarak, derinlemesine görüşmelere, saha çalışmalarına ve karmaşık analizlere kadar her aşamada beklenmeyen sorunlarla karşılaşmak oldukça yaygındır. Projeler çoğu zaman yıllar sürer, hibe teklifleri geri çevrilir, makale gönderimleri editörler tarafından yeterince ilgi görmez ve hakem değerlendirmeleri acımasız olabilir. Bilimsel sorgulamanın doğası gereği, sürekli eleştirinin odağında olan bir bilim insanı için çalışmalarına yönelik olumlu geri bildirim almak neredeyse bir lüks haline gelir.
Peki, neden biri bu zorlu ve çoğu zaman hayal kırıklıklarıyla dolu sürece gönüllü olarak katlanır? Çünkü sosyal bilimciler, dünyayı anlama ve açıklama tutkusuyla yanıp tutuşurlar. Bir bulguya ulaşmak ya da yeni bir bilgi keşfetmek, güzel bir müzik dinlemek ya da muhteşem bir gün batımına şahit olmak gibidir. Bu keşif arzusu, yeni sorular sormaya ve bilinmeyeni araştırmaya dair bitmeyen bir isteği körükler. Tıpkı sanatçıların ya da müzisyenlerin yaratıcı bir vizyon peşinde koşması gibi biz de araştırmalarımızla bu vizyonu gerçeğe dönüştürmek isteriz. Ancak sadece tutku ve keşif arzusu, bu uzun ve meşakkatli yolculukta ayakta kalmak için yeterli değildir. Tıpkı sanatçılar gibi biz sosyal bilimcilerin de zorluklara karşı dayanıklılık geliştirmemiz gerekir. Bu noktada, Yale Üniversitesi’nde moleküler, hücresel ve gelişimsel biyoloji profesörü ve dermatoloji doçenti Valerie Horsley‘in ortaya koyduğu “her şeyi kutlama” felsefesini benimseyebiliriz.
Bu yaklaşım, yalnızca büyük başarıları değil, küçük adımları da takdir etmeyi ve kutlamayı önerir. Bir hibe başvurusunu tamamlamak ya da bir grafik oluşturmak gibi küçük gibi görünen ama sürecin önemli parçalarını oluşturan aşamaları kutlamaya değer bulur. Elbette her adım için büyük kutlamalar ya da pahalı etkinliklerden bahsetmiyorum. Küçük, somut ödüller vermek ya da sadece bir an durup emeğinizi takdir etmek, zihinsel bir ödüllendirme süreci başlatır. Bu felsefe, bilimsel çalışmalarınızın her aşamasında motivasyonumuzu yüksek tutar ve zorluklarla başa çıkma gücü verir.
Bu kutlama anlayışı, kariyerin farklı aşamalarında farklı şekillerde uygulanabilir. Erken kariyer aşamasında, nicel ve nitel yöntemler arasında denge kurmak oldukça önemlidir. Karmaşık istatistiksel analizler başarısız olabilir, ancak bu bile kutlanacak bir adımdır. İlk denemede başarılı olmasanız bile, “Artık bir başarısızlığı geride bıraktım, şimdi bir sonraki denemeye hazırım” demek, bu süreci daha az yorucu hale getirir. Bu küçük dönüm noktalarını kutlamak için çikolata yemek, arkadaşlarla bir araya gelmek ya da kendinize küçük bir hediye almak gibi basit aktiviteler tercih edilebilir. Kariyer ilerledikçe, başarıların tanınması ve kutlanması daha büyük bir önem kazanır. Verilen her ders, gönderilen her makale ya da sunulan her bildiri, bir başarı olarak kabul edilmeli ve bu başarılar kendinize zaman ayırarak kutlanmalıdır. Yayın sürecinin farklı aşamaları da bu kutlama kültürünü benimsemek için fırsatlar sunar. Makale gönderimi, hakeme gitmesi, yeniden gönderimi ve nihayetinde kabulü, her biri bir kutlamayı hak eder. Makaleniz reddedilmiş olsa bile, prestijli bir dergi tarafından değerlendirilmeye değer bulunmak bile önemli bir başarıdır.
Kutlama, sadece bireysel bir eylem olmak zorunda değildir. Araştırma ekipleriyle yapılan toplantılarda başarıları tanımak, zorlukları birlikte tartışmak ve güven oluşturmak, ekibin moralini yükseltir ve iş birliğini güçlendirir. Horsley’in kullandığı bir yöntem olan “ikili paylaşım”, ekip üyelerinin projelerinde nelerin iyi gittiğini ya da neleri geliştirmek istediklerini bir eşle paylaşmalarını sağlar. Daha sonra bu düşünceler, ekip içinde tartışılır. Bir diğer etkili yöntemi ise ekip üyelerinin büyük projeleri ya da önemli analizlerini bir “zafer duvarı”na asmak gibi grup kutlamalarıdır. Bu tür küçük adımlar, ekip içindeki sinerjiyi artırır ve başarıların görünür olmasını sağlar.
Bilimsel araştırmalar da bu kutlama kültürünü destekler. Sosyal psikolog Fred Bryant’ın çalışmaları, “tadını çıkarma”nın kişinin hayatındaki olumlu deneyimlere dikkat etme ve takdir etme kapasitesini artırdığını, bu sayede daha güçlü ilişkiler kurduğunu, ruh sağlığını iyileştirdiğini ve problemlere yaratıcı çözümler getirdiğini ortaya koyar. Bu zihniyet, sosyal bilimcilerin geçmiş başarılarını, mevcut zorluklarını ve gelecekteki fırsatlarını daha iyi değerlendirmelerine olanak tanır. Araştırmalarımızın meşakkatli yönlerine odaklanmak yerine, elde ettiğimiz her bir küçük kazanımın değerini bilmek bizi daha motive eder. Kutlama kültürü aynı zamanda stresle başa çıkma stratejilerinden biridir. Stresin olumsuz etkilerini azaltarak yaratıcılığınızı daha etkin kullanmanıza yardımcı olur. Stresin kontrol altına alınması, kariyerinizin ilerleyen aşamalarında bile motivasyonunuzu korumanızı sağlar.
Sonuç olarak, bu kutlama stratejileri sadece başarılı bir sosyal bilim araştırması yapmayı değil, aynı zamanda başarıya giden yolu daha keyifli ve anlamlı hale getirmeyi sağlar. Sosyal bilimcilerin karşılaştığı zorluklar göz ardı edilemez, ancak her adımda kutlama kültürü benimseyerek bu süreç daha sürdürülebilir ve tatmin edici bir hale getirilebilir.
Buralarda Paylaş
Yorum gönder